Bir çiftçi ülkesi olarak tanınan Türkiye’miz, Cumhuriyet devrine kadar yiyeceği ekmeğin bir kısmını dışarıdan getiriyordu. Arkası kesilmeyen savaşlar, yurdun ekonomik düzenini bozmuş ve tarımsal üretiminin genişlemesine engel olmuştur. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, Büyük Önder’in yol göstericiliği altında, her alanda acunsal adımlarla ilerleyen yurdumuzda, buğday ürünü de artmış ve yabancı memleketlere bile satılmaya başlanmıştır. Bu satış, birkaç kat yükselerek, Türk çiftçisi için çok önemli bir gelir yolu açacak erktedir.
Mirza Gökgöl, Azerbaycan’da başlayan hayatını Türkiye’de devam ettirmiş bir ziraat mühendisi, bilim insanıdır. Cumhuriyetin ilk yıllarında tarımsal kalkınmanın en büyük hedef olduğu günlerde, Yeşilköy Tohum Islah Enstitüsü’nün müdürü. Kitabın satırları arasından sıklıkla Mustafa Kemal Atatürk ve devrimlerine olan inancını hissedebiliyorsunuz. O da kendi uzmanlık alanından yola çıkarak Cumhuriyet’in temel taşlarına bir tuğla ekliyor: Türkiye’nin buğdaylarını, üretim miktarlarını, adlarını, yörelerini memleketin hiçbir yerini atlamadan tek tek listeliyor, detaylandırıyor.
Değerli Okurlar,
Para kavramı ve paranın materyal formları olan kabuk, taş, metal, kumaş, kağıt vb., insanın toplumsallaşmasına ışık tutmakta ve zamanın ruhunu yansıtan bir ayna işlevi görmektedir.
Paranın binlerce yıllık geleneksel fiziki formlarından dijital formlarına geçişi bu yüzyılda başlamıştır ve belki de fiziksel parayı hiç tanımayacak bir jenerasyon bu yüzyılda doğacaktır.
‘İleri Bankacılık’ vizyonunu benimseyen ve finans sektörü girişimcisi olan Misyon Yatırım Bankası’nın desteğiyle ülkemizde basılan Eswar S. Prasad’ın “Paranın Geleceği” kitabı, dünden bugüne paranın gelişim yolculuğu çerçevesinde geleceğin finans meselelerine ışık tutmaktadır.
Bazı sektör uzmanları FinTek’in 1950’lerde Fresno, Kaliforniya’da 60.000 müşteriye ilk kredi kartları gönderildiğinde başladığını söylüyor. Diğerleri ATM’lerin 1970’lerde yaygın olarak kullanılmaya başlamasını bir başlangıç olarak görüyor. Bazıları ise çok daha geçmişe, 19. yüzyılda finansal emirlerin iletimi için kullanılan telgraf sistemlerine kadar götürüyor bunu. İhtiyaç duyulan finansal araçlar arttıkça FinTek de hızla gelişti ve şimdilerde finansal araçlara erişim uzun yıllardır resmiyette piyasayı domine eden bankacılık sisteminden çıkıyor; daha küçük parçalara bölünerek erişimi daha kolay, ihtiyaçlara cevap vermede daha hızlı ve çok seçenekli hale geliyor.
Amerika’nın Bağımsızlık Bildirgesi’nde dendiği gibi “insanlığın yargısına duyulan o yerinde saygı” uzunca bir süredir bir köşeye atıldı, BM Şartı gibi duyarlılıkları ile birlikte. Diğerlerinin boyun eğmek zorunda olduğu yaptırımları düzenleme kapasitesi Amerika’nın saltanatını sürdürdüğü hükmün bir diğer boyutu.