Sir Ronald Cohen ile Röportaj
“Kapitalist sistemin yakıtı sermayedir, dolayısıyla etki yatırımının yeni sistemin bir dışavurumu olması şaşırtıcı değil. Nasıl risk sermayesi, teknoloji girişimcilerinin yatırım ihtiyaçlarına yanıt olduysa, etki yatırımı da yaşamları iyileştirmek ve gezegene yardım etmek isteyen etki girişimcilerinin ve işletmelerin ihtiyaçlarına yanıttır.”
OECD ülkelerinin hükûmetleri sağlık ve eğitime her yıl 10 trilyon dolardan fazla harcama yapıyor. Bu, GSMH’larının yüzde 20’sine, diğer bir ifadeyle 60 yıl önce harcanan miktarın iki katına eşit. Hükûmet bütçeleri kısıtlı ve daha fazla harcama yapamayacaklarını düşünüyorlar. Hayırseverler, hükûmetlerin bu zorlukların üstesinden gelmesine ancak bir noktaya kadar yardımcı olabiliyor. Vakıflara yapılan bağışlar, küresel olarak her yıl 150 milyar dolar seviyesinde ki bu da kamu harcamalarına kıyasla küçük bir rakam.
Bu nedenle, yeni bir sisteme bariz şekilde ihtiyaç var; bu ihtiyaç finans ve iş dünyasının önde gelen aktörleri tarafından da açıkça kabul ediliyor. Buna rağmen, şimdiye kadar sistemimizin sorunlarını teşhis etmek için oldukça fazla, buna karşın kapitalizme gerçek alternatifler önermek için ise çok az zaman harcadık. Bu da kendimizi bir çıkmazdaymışız, ileriye doğru hiçbir yol yokmuş gibi hissetmemize sebep oldu. Hem ahlaki hem de sağduyu kuralları çerçevesinde, görev duygusunun kişisel çıkarları dizginlediği yeni bir sisteme ihtiyacımız var.
Bu yeni sistem, etki kapitalizmidir. Özel sektörü kamu ile hizalar ki bu ikisi karşıtlıktan ziyade uyum içinde çalışır, sosyal ve çevresel sorunları çözmek için sermaye ve inovasyondan yararlanır.
Bu röportajımızda etki yatırımlarını, konunun en yetkin isminden dinleyeceğiz.
Tuğba: Etki yatırımını nasıl tanımlarsınız?
Sir Ronald Cohen: Etki yatırımı, insanlar ve gezegen üzerinde olumlu bir etki yaratma ve yaratılan olumlu etkiyi ölçmeyi amaçlar. Aynı amaca sahip olan ancak yaratılan etkileri ölçmeyen ESG yatırımı ile farklılık gösterir.
Tuğba: Ekonomiyi sorundan çok çözüm üretecek hale getirmek için ne yapmalıyız?
Sir Ronald Cohen: Şirketlerin operasyonları, istihdamları, ürünleri ve tedarik zincirleri yoluyla insanlar ve gezegen üzerinde yarattıkları etkileri ölçerek yatırımcıların, yeteneklerin, tüketicilerin ve işletmelerin, şirketlerin etki performanslarını karşılaştırmalarına olanak tanıyoruz. Bu durum, herkes etkilerin borsadaki ve borsa dışındaki şirketlerin değerinde rol sahibi olduğunun farkında olduğundan, zirveye doğru bir rekabet yaratır. Bu şeffaflık aynı zamanda devletlerin olumlu teşvikler sunmasına ve şirketleri vergilendirmesine olanak tanıyarak onları hem kâr elde etmeye hem de olumlu etki yaratmaya yönlendirir.
Tuğba: 2002 yılında kurulan ve ilk etki yatırımınız olan Bridges Management Fund’ı hangi amaçla kurdunuz?
Sir Ronald Cohen: Birleşik Krallık'tan başlayarak, ülkelerin en yoksul bölgelerine yatırım yaparak yatırımcılara cazip finansal getiriler sağlanabileceğini kanıtlamak istedim.
Tuğba: Dünyadaki ilk SIB’in gerçekleştirilmesine vesile oldunuz; model nasıl gelişim gösterdi? Konvansiyonel bir yatırıma veya hayırseverliğe kıyasla nasıl bir getirisi oldu?
Sir Ronald Cohen: Şu anda 38 ülkede 500 milyon dolarlık yatırımı ve muhtemelen bir milyar dolardan fazlaya eşdeğer sonucun taahhüdünü temsil eden 235 SIB ve DIB bulunuyor. Hükümetler ve hayırseverler bunları uygulamakta daha yavaş davrandılar, ancak kamu piyasaları bunlardan ilham alarak 1,2 trilyon dolar değerinde sürdürülebilirlikle bağlantılı kredi (SLL–sustainability-linked loans) ve 200 milyar dolar değerinde sürdürülebilirlikle bağlantılı tahvil (SLB–sustainability-linked bonds) olmak üzere 1,4 trilyon dolar kadar sürdürülebilirlikle bağlantılı borç ihraç etti.
Tuğba: SIB/DIB modelleri yeni bir varlık kategorisi olarak ne öneriyor? Getirisi borsa ve faiz oranları ile dalgalanır mı? Sonuç odaklı ödemeyi yapan kim: hükümet, yardım kuruluşları ya da hayırseverler mi?
Sir Ronald Cohen: SIB'lar ve DIB'lar korelasyonsuz getiriler için cazip bir kaynaktır. Örneğin eğitim ve sağlık alanındaki iyileştirmeler, hisse senedi piyasaları ve faiz oranlarındaki dalgalanmalardan etkilenmez.
Tuğba: Etki ekosisteminin oluşturulmasında devletin rolü nedir? 2014 yılında İngiltere'de çıkan ve 600’ü aşkın sosyal sorunun ülkeye birim maliyetini listeleyen Birim Maliyet Veri Tabanı nedir?
Sir Ronald Cohen: Devletin rolü, etki yatırımlarının yaygınlaşması için elverişli ve destekleyici bir ortam sağlamaktır. 2014 Birleşik Krallık Birim Maliyet Veri Tabanı, önemli sosyal sorunların ekonomik maliyetini ilk kez tek bir yerde ortaya koymuştur. Bu veri tabanı STK'lara ve kâr amacı güden ve bir amaç uğruna çalışan işletmelere, müdahalelerini tasarlamak ve maliyetlendirmek için ihtiyaç duydukları parametreleri sağlar. Birim Maliyet Veri Tabanı, etki ekosisteminin önemli bir parçasıdır.
Tuğba:Etkinin sağlam bir şekilde yönetilebilmesi için etki verisinin rolü nedir? Her sosyal zorluk için standartlaştırılmış bir metrik (gösterge) olması gerekli/faydalı mı?
Sir Ronald Cohen: Şirketlerin ve yatırımcıların etki performanslarını güvenilir bir şekilde karşılaştırabilmemiz için standartlaştırılmış ölçütlere ve doğrulamaya kesinlikle ihtiyacımız var. İyi haber şu ki AB, Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB–International Sustainability Standards Board), Uluslararası Etkileri Değerleme Vakfı (IFVI–International Foundation for Valuing Impacts) artık var.
Tuğba:Mevcut ekonomik sistem bugünün sorunlarını karşılamaya yetiyor mu? Değişim nerede gerekli? Çözüm ne?
Sir Ronald Cohen: İklim değişikliği ve sosyal eşitsizlikler konusunda gerçek bir ilerleme kaydetmek için gereken ölçeğe ulaşmanın tek yolu budur.
Tuğba:Birçok konuşmanızda ve kitabınızda söylediğiniz “etki odaklı iş modelleri Y kuşağının alamet-i farikası olacak” sözüyle neyi kastediyorsunuz?
Sir Ronald Cohen: Geçtiğimiz 10-15 yıl boyunca gençlerin değerlerinde bir değişime öncülük ettiklerini gördük. Zarar veren şirketlerle ne çalışmak ne de onların ürünlerini satın almak istemiyorlar. Yatırımcılar bu durumun, yatırımlarının ve şirketlerinin kârlılığı üzerinde büyük etkileri olduğunu fark ederek 40 trilyon dolarlık ESG, 2,5 trilyon dolarlık da etki yatırımı yapılmasına önayak oldu. Genç etki girişimcileri yeni teknolojilerden faydalanıyor ve tıpkı mikroçipin gelişinde olduğu gibi, neredeyse her sektörü dönüştürecek bir devrim yaratıyor.