12 Nisan 2023

Neden “Etki” Kitabı? Neden Şimdi? - Şafak Müderrisgil

neden-etki-kitabi

Bir kitap insanın hayatını değiştirir mi? Neden olmasın! 

2013 yılında akademik çalışmalarım için İngiltere’ye geldim ve çok geçmeden “etki yatırımı” terimi girdi hayatıma. Sosyal etki, etki ölçümü, etki bonosu, sonuç odaklı fonlar gibi kavramları hayata geçiren ve bol uygulama alanı bulabilen bu ülkede etki yatırımı kavramının da hızlı gelişimine de tanıklık ettim. Sürdürülebilir yatırımlar spektrumuna giren birçok kavram o kadar hızlı bir şekilde uygulamaya geçmeye başladı ki, küresel krizler bizi bugünkü kadar mağdur etmeye başlamadan dahi ekonominin “etki” odağına kayacağı belliydi. İklim krizi, pandemi, savaş gibi küresel krizler etki yatırımı konusuna ilgiyi azaltır mı diye düşünürken, bu krizlerin doğurduğu eşitsizliklerin ve sermaye sıkıntısının etki yatırımlarına olan iştahı daha da artırdığını gördük. Küresel krizler bize gösterdi ki, küresel sorunlar ancak her sektörün ve kesimin katılacağı kolektif çaba ve iş yapma biçimi ile ilgili gerçekleşecek zihniyet değişimi ile mümkün.

 

Dünyada etki yatırımı hacmi giderek büyürken, inovatif ve karma yatırım araçları içinde giderek itibar kazanıyor.  Etki yatırımı kavram olarak üniversite müfredatlarına da yaklaşık 10 yıl önce seçimlik ders veya yöneticiler için açılan özel programlar olarak girmeye başladı. Şimdilerde prestijli üniversitelerin MBA programlarında konu başlığı olarak yer aldığını, hatta yüksek lisans ve doktora programlarına girdiğini görmeye başladık. Yeni kavramların doğup geliştiği ortamları sağlayan konferanslar ve raporlar yanında bu konuda yazılan çokça kitap yıllar içinde imdadıma yetişti. Bu konuda öncü olan üniversitelerin yöneticiler için açtığı programlar sayesinde uluslararası bir etki yatırımı çevresi de edinmiş oldum.

 

Özellikle son yıllarda, etki ve etki yatırımı konusunda hatırı sayılır sayıda kitap yayımlandı. Ancak bu kadar kaynak arasında benim için Sir Ronald Cohen’in “Etki” kitabının ayrı bir yeri var. Her kaynak çok değerli olmakla birlikte, “Etki” kitabının diğerlerinden farkı, yazarın bir tarih çizgisi üzerinde arka planı da göstererek etki yatırımı aleminde oluşan yeni kavramların ortaya çıkışını ve elde ettiği pazar payını kendi kişisel deneyimleri ile birlikte anlatıyor olması. Kitabı bir çırpıda okuma merakı uyandırıyor. Keyifle okurken, o tarihsel gelişim içinde kavramların nasıl yerine oturduğunu, etki odaklı ekonominin artık kaçınılmaz bir ihtiyaç olduğunu anlıyorsunuz. Kitabı yıllar önce ilk kez bir çırpıda okuduktan sonra defalarca geri dönüp ilgili bölümleri tekrar tekrar okuduğum oldu. Kavramsallığın ötesinde, gerçek hayattan örnekleri de derlediği için benim için etki yatırımı modeline dair en çok faydalandığım bir başucu kitabı niteliği taşıyor.

 

 Sir Ronald Cohen Kimdir?

 

Sir Ronald Cohen’in “Etki” kitabını zenginleştiren tecrübeleri nereden geliyor?

Sir Ronald Cohen kısaca etki yatırımcılığı kavramının babası ve fikir önderi olarak anılıyor. 2003 yılında İngiltere’de Tony Blair hükümetinde politika gündemine giren “sosyal yatırım” sektörünün oluşumu sırasında rol almış ve daha sonra 2010 yılında hükümeti kuran David Cameron liderliğinde sosyal yatırıma öncülük eden kamusal birimin doğrudan Başbakana bağlı bir kurum olarak yapılandırılmasına öncülük ettikten sonra, 2013 yılında G8 Sosyal Etki Yatırımı İzleme Komitesini bizzat kurmuştur. İngiltere’de etki yatırımının en önemli kuruluşlarından olan Big Society Capital ve Bridges Fund Management’in kurucu başkanıdır. Politika yapıcılarla yıllarca çalışıp etki yatırımı için ihtiyaç duyulan iş modellerini de geliştirip kurumlaştırdıktan sonra etki yatırımı hareketinin tüm dünyaya yayılmasını sağlamak amacıyla Global Steering Group for Impact Investing’i (GSG) kurmuştur ve halen başkanlığını sürdürmektedir.

 

Türkiyede Etki Yatırımı Hareketi

 

Türkiye’de bu alanındaki boşluğu görüp, etki yatırımı konusunda farkındalık yaratmak, bir ekosistem kurulmasını sağlamak ve etki yatırımı modelinin omurgası olan etki ölçümü konusunda faaliyet göstermek üzere Etkiyap’ı kurmaya karar verdiğimizde, gördük ki etki yatırımı kavramı konusunda gerçekten kat etmemiz gereken uzun bir yol var. Kapasite geliştirmeyi, ekosistemin gelişmesi için çalışmayı, etki ölçümü standartlarını tanıtmayı bir tarafa koyarsak, bu işin en zor ve kritik tarafı zihniyeti değiştirmek. Etkiyap’ın o ilk günlerinde Türkiye’de hiç uygulanmamış, nerdeyse bilinmeyen ve fakat dünyada hızla gelişen yeni bir paradigmayı yılmadan anlatmak kolay olmadı.

 

Etki yatırımının yeni bir kavram olarak, Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS), Sorumlu Yatırım, ESG ve hatta hayırseverlik terimleri ile karşılaştırıldığını ve bu kavramların içine dahil edilmeye çalışıldığını halen görmekteyiz. Oysa ki, etki yatırımı tamamı sürdürülebilir yatırımlar spektrumunda yer alan bu kavramlar içinde, onlardan çok farklı ve güncel bir sürdürülebilir yatırım modeli olma özelliğini taşıyor. Etki yatırımının ne hayırseverlik, ne KSS, ne de Sorumlu Yatırım veya ESG yatırımı olmadığını anlatmak için “Etki” kitabının içeriği gerçekten de yol gösterici mahiyette. Kitabı okuduğum ilk günlerden bu yana “Etki” kitabının dilimize çevrilmesi hayalimdi ve bu hayal bizim elimizden gerçekleştiği için çok mutluyum. Bu kitapla etki yatırımı kavramını öğrenmek ve uygulamak herkes için kolaylaşacak ümidini taşıyorum. Kendi kişisel yolculuğumda hatırı sayılır etkisi olan bu kitaptan isteyen herkesin faydalanmasını diliyorum.

 

Etkiyap’ı kurduğumuz Nisan 2020’den bu yana azımsanmayacak kadar yol alındı. Etkiyap’ın Türkiye’nin ilk etki yatırımı platformu olarak kurulması ve etki yatırımı modelinin savunuculuğunu üstlenmesi yanında bir ekosistemin kurulup geliştirilmesi yönündeki çalışmaları hızla meyve vermeye başladı. Türkiye’deki anahtar paydaşları bir araya getiren Etkiyap, bu paydaşlar tarafından kendisine tevdi edilen  Etki Yatırımı Danışma Kurulu’nun (EYDK) kuruluşunun koordinasyonu görevini de üstlendi. EYDK, Mayıs 2021’de Türkiye’de etki yatırımı ekosistemini bir araya getiren ve ülkemizi etki yatırımı konusunda temsil etmeye yetkili tek kurum olarak kuruldu. EYDK’nin, Sir Ronald Cohen’in başkanı olduğu GSG’ye üye olmasıyla birlikte ülke olarak etki yatırımı dünyasında artık dünya ligine girmiş olduk. Ülkemizde her geçen gün etki yatırımına dair yeni girişimlerin ve iyi uygulama örneklerinin haberleri gelmeye başladı. 2023 yılında da çalışmalarımızın meyvesini almaya başlayacağız.

 

Türkiye “etki yatırımı” kavramı ile ilk olarak 2019 Nisan’ında T.C. Dışişleri Bakanlığı ile UNDP IICPSD’nin (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Istanbul Özel Sektör Merkezi) ortak kararıyla yapılmaya başlanan ve T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin desteğiyle Kasım 2019’da yayımlanan “Türkiye’de Etki Yatırımı Ekosistemi” raporu ile tanıştı. Devletin ilgili kurumları aracılığıyla UNDP IICPSD ve UNDP Türkiye ofisi ile birlikte gerçekleştirdiği bu girişim Türkiye’nin etki yatırımı potansiyelini anlamak açısından çok önemli ve faydalı veriler sağladı ve bizim için her zaman ilk referans noktası oldu. Yeni modellerin hayata geçirilmesinde devletin girişimciliği kilidi açan anahtar işlevi görüyor; bu süreçte emeği geçen herkese müteşekkiriz.

 

Neden Etki Yatırımı?

 

Etki yatırımlarının en önemli rolü, çözüm bulmamış toplumsal ve çevresel zorlukların uzun dönem yatırımlarla ölçülebilir ve pozitif etki yaratarak çözümlenmesini hedeflemesidir. Bugün, etki yatırımları her coğrafyada, geniş bir varlık yelpazesi içinde kamuda ve özel sektörde gerçekleşmekte; yeter ki bu yatırımlar ile “etki” oluşturma niyeti kurumun iş modeline entegre edilmiş olsun.

 

İklim krizi, pandemi, savaş gibi küresel krizlerin tüm dünyadaki dengeleri alt üst etmesiyle, yeni yatırım modellerinin de gerekliliği ve önemi ortaya çıkmaya başladı. Son yıllarda kapitalizmin insanlığa ne denli hizmet ettiği tartışılırken, yatırımlarda artık sadece finansal kar elde etmenin insanlığa faydalı olmadığı anlaşıldı. Bu noktada, bankacılardan yatırımcılara, hayırseverlerden girişim sermayedarlarına kadar her kesimde, yatırımdan beklenen finansal getirinin yanısıra yatırımın doğuracağı sosyal ve çevresel etkiyi hedefleyen etki yatırımı modeli daha çok konuşulmaya başlandı.

 

 

Neden Şimdi?

 

Dünyanın giderek daha çok küresel soruna ve tehdide maruz kaldığı bugünlerde artık sosyal aktivizmin de arttığı gözlemleniyor. Bireyler ve kurumlar artık gözlerinin önünde gerçekleşen dünya problemlerini görmezden gelmek istemiyorlar. Yeni yatırım modelleri ve araçlarıyla inovatif çözümler bulmak, yatırımlarının dünya sorunlarının giderilmesine de olumlu katkıda bulunmak ve iyiye doğru sistem değişikliği sağlamak istiyorlar. Etki yatırımı modeli de bu düşünce akımının beraberinde getirdiği çözüm önerilerinden biri; dünyada hızla yayılan, ivme kazanan bir model olarak karşımıza çıkıyor.

 

En basit tanımıyla etki yatırımı, bir yatırımın insanlara ve gezegene getireceği faydanın ölçülmüş hali olarak kabul edilebilir. Bir yatırımın hayata geçirilmesi aşamasında pozitif etki yaratmak suretiyle faydalı sonuçların elde edilmesini hedefleyen bir sistem dahilinde pozitif etki yaratmanın sosyal ve çevresel boyutları mercek altına alınır. “Sosyal etki” ile kastedilen, bireylerin ve toplumun refah düzeyinde düzelme sağlanması ve daha üretken bir hayat sürdürmelerini sağlayacak yeteneklerinin desteklenmesidir. Sosyal gelişmeyi hedefleyen bu kavram, eğitim, sağlık, açlığın giderilmesi, yoksullara iş sağlanması gibi konulara çözüm önerirken, “çevresel etki” ise yapılan yatırımın doğrudan çevre ve gezegen üzerindeki olumlu sonuçlarını ifade eder.

 

Etki Kavramı Nereden Geliyor?

 

Geniş anlamıyla “etki”, bireylerin, toplulukların ya da toplumun belirli eylemler ve davranışlarından ötürü oluşan ekonomik, sosyal, kültürel, çevresel ve politik değişikliğe ilişkin durumdur.

 

Finansal literatürde etki kavramı, yatırımların gösterdiği performans çerçevesinde o yatırımdan dolayı oluşan pozitif ve negatif etkiyi anlatır. Yapılan yatırımdan dolayı elde edilen sosyal ve/ya çevresel iyileşmeyi veya düzelmeyi ifade etmektedir. Finansal bir yatırım yaparken sosyal ve/ya çevresel bir konuda elde ettiğiniz artı değer “etki”dir.

 

Birey olarak, günlük hayatımız içinde evimizde, işyerimizde ve neredeyse her ortamda yaratabileceğimiz etkiyi düşünelim. Kullandığımız suyu ele alalım. Biz evimizde suyu, giderek kıtlaşan bir kaynak olduğunu bilmeden kullanırken, dünya nüfusunun %40’ının suya erişimi olmaması suyu daha dikkatli kullanmamızı sağlar mı? Yediğimiz ekmeğin üretildiği fırında çocuk işçi çalıştırılması kimin sorunudur? Satın alıp giydiğimiz giysilerin üretildiği fabrikanın atık su üretimi ya da tekstilde kullandığı kimyasallar bizi ve toplumu ne derece etkiler? Kullandığımız enerji kaynakları ardımızda nasıl bir karbon ayak izi bırakmakta?

 

Tüm bu sorular aslında bizim bireysel olarak etki yaratma potansiyelimizi anlatıyor. Yaptığımız her seçimle, birey olarak dahi bir etki yaratmaktayız. 2020 yılında COVID-19 sürecinde kentlerde yaşayan insanların bağışıklık sistemini kuvvetlendirici takviye gıda sektörüne yönelerek bir yıl içinde 210 milyon dolarlık bir gıda takviyesi sektörü oluşturduğunu düşünürsek bireysel gücümüzü de idrak edebiliriz.

 

İşletme ve şirket bazında ölçek elbette ki daha büyük. İşletme ya da şirketin tedarik zincirini, çalışanlarını, ürettiği mal ve hizmetleri, sosyal ve çevresel bağlamda ilke edindiği şirket politikalarını ve geride bıraktığı atığı, karbon ayak izini düşünürsek, verilen yatırım ve operasyon kararlarının hangi değerlere dayandığının ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlarız.

 

İster bireysel tüketici olalım, ister yatırımcı olarak ardımızda pozitif ya da negatif etki bırakma potansiyelini iyi düşünüp, içselleştirdiğimiz ve yatırım kararlarımızın dayandığı kişisel veya kurumsal değerler setini buna göre belirlediğimiz ölçüde fark yaratabileceğiz. Önemli olan hangi sermayelere sahip olduğumuzu bilmek ve bu sermayelerin harekete geçirilmesinde etki odaklı hareket ederek belirli sonuçları hedeflemektir.

 

Yatırımlarımızı Yaparken Etki Yatırımcısı Olmayı Seçmek

 

Yatırımcı olarak, yatırım portföyünüz içinde bulunan şirketler, fonlar, gayrimenkuller ve diğer finansal araçlar ile bu varlıkların sahip olduğu tedarik zincirleri, çalışanların performansı, ürün ve hizmetler, liderlik standartları ve işletmenin çevresel ayak izi bir bütündür. Etki yatırımı ile bu bütünün, yani portföyünüzün etki alanını belirleyip yatırımlarınızın istediği sonuçlara ulaşmasını sağlayabilirsiniz.

 

Etki yatırımı dünyasında neye sahip olduğunu bilmek aslında sahip olduğunuz yatırımların nasıl etkileri olduğunu bilmekle eşdeğerdir.

 

Her birimizin tüketici bireyler, yatırımcılar, hayırseverler olarak, yatırımlarımız ile pozitif veya negatif etki yaratma potansiyelimiz var. O kadar ki, yaptığımız seçimlerle aslında kişisel değerlerimizi veya kurumsal misyonumuzu gerçekleştirmekteyiz. Yaptığımız seçimlerle değerlerimizi veya misyonumuzu kaliteli veriler, şeffaflık ilkesi ve ölçümleme ile yatırımlarımıza yansıtma imkanını bize veren etki yatırımlarıdır. Dolayısıyla yatırımlarımızın hangi değerleri temsil ettiğini, finansal getirinin ötesinde tam olarak neye hizmet ettiğini anlama ve belirleme şansımız var.

 

Yatırımlarımızın sosyal ve çevresel etkilerini içselleştirdiğimizde, yaptığımız yatırım ile sadece şirketteki payımızın değerini artırmayı ya da finansal getiriyi maksimize etmeyi değil, karbon ayak izimizi kontrol edebilmeyi veya sosyal eşitsizlikleri gidermeyi de seçebiliyoruz.

 

Sistem Değişikliği Sağlamak için Etki Yatırımcısı Olmak

 

Bugünün dünyasında bizi bekleyen karmaşık sorunların çözümü, işe entegre olmuş politikalar ve yatırım kararlarıyla mümkün olabiliyor. Sistem değişikliği ne zaman gerekli hale gelir? Sosyal ya da kültürel sebeplerden doğan zor problemler eksik veya çelişik bilgiye dayanıyorsa, birçok insanı etkiliyorsa, büyük bir ekonomik yük getiriyorsa ve üstelik beraberinde başka sosyoekonomik problemleri getiriyorsa sistem değişikliği kaçınılmaz hale gelir. Esasen sistem değişikliği, genellikle karmaşık olan ve sebep-sonuç ilişkisi içinde kaynaşmış olan sosyal ve çevresel problemlerin kökündeki nedeni bulup iyileştirmekle ilgilidir.

 

Sistem değişikliği kökteki karmaşık sorunu bulup o sorunun unsurlarını ve kemikleşmiş yapısını değiştirmeye niyet etmekle ilgilidir.

 

Sistem değişikliği yapmaya niyet ettiğiniz anda yatırımların o değişikliği gerçekleştirecek çok önemli ve etkin bir unsur olduğunu anlarsınız.

 

Her ne kadar sistem değişikliğini gerçekleştirme rolü genellikle politika üretenlere ve sivil toplum örgütlerine atfedilse de, etki yatırımcıları da yaptıkları yatırım tercihleriyle sistem değişikliğini gerçekleştirme kapasitesine sahiptirler. Yeter ki bu güçlerinin farkında olsunlar ve niyet etsinler.

 

Sistem değişikliği yapmaya niyet eden ve belirli bir amaç çerçevesinde etki yatırımcısı olmayı seçen yatırımcının başka kesimlerden ve sektörlerden paydaşlarla da karşılaşma ve onları etkileme imkanı ortaya çıkar. Bu noktada sermayenin, yani yatırımcının, yatırım yapmayı dolayısıyla sistem değişikliği yaratacağı sosyal ve/ya çevresel sorunları seçebilme ve önceliklendirme, hatta kamu politikalarını dahi yönlendirme işlevini gözlemleriz.

 

“Etki” kitabının kapağında yer aldığı gibi, gerçek değişimi yönlendirmek için kapitalizmi yeniden şekillendirmek, yeni toplumsal sözleşme yapmak, kısacası sistem değişikliği gerekiyor.

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.