Chris Skinner: Asıl sorun özgürlük, güvenlik, kontrol ve mahremiyetin nasıl sağlanacağıdır

Chris Skinner: Asıl sorun özgürlük, güvenlik, kontrol ve mahremiyetin nasıl sağlanacağıdır
Bir fintech ile geçenlerde yaptığımız toplantıda gerçekten ilginç bir konuşma geçti. Tartışmanın özü, bugünlerde en sevdiğim temalar olan, güven ve kimlik üzerineydi ve çoğu insanın özgürlük ve yaşamlarının kontrolünü istediği gerçeğine ilişkin bir tartışmaya girdik. Yaşamlarında gizlilik ve güvenlik istiyorlar. Buradaki zorlayıcı sorun özgürlük, güvenlik, kontrol ve mahremiyetin nasıl sağlanacağıdır. Bu, devletin (hükümetin) mi yoksa bireyin (sizin) işi mi?
Devletin sizin çıkarlarınızı gözetmesini beklediğiniz için burada tam bir solucan torbası* var. Devletten suçluları hapsetmesini, gerektiğinde sağlık hizmeti sunmasını, çocuklarınıza eğitim vermesini, çöplerinizi toplamasını, yangınlarınızı söndürmesini ve daha fazlasını bekliyorsunuz. İnsanlığın büyük bir kısmının devletin rolüne kızması dışında bu kadarı oldukça doğru. Pek çok ülkede devlet, halkın çıkarlarına karşı hareket etmektedir. Devlet insanları kontrol ediyor, onları izliyor ve gözetliyor. Eğer özgürlük istiyorsanız, o zaman devlet sizin çıkarlarınıza karşıdır.
Ama özgürlük ne anlama geliyor? Kısıtlama olmadan uyuşturucu ticareti yapabilmeniz mi? Sarhoş araba kullanabilir misin? Ceza korkusu olmadan cinayet işleyebilir misiniz?
Özgürlük ve yapı; güvenlik ve mahremiyet; kontrol ve anarşi arasında bir dengedir.
Bu çok eski bir tartışma, ama ilginçtir ki bugün bireyin her şeyin merkezinde olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Ağ sizi desteklemek için var; yapay zeka sizi desteklemek için var; teknoloji sizi desteklemek için var; her şey sizinle, bireyle ve size kontrol, erişim, destek ve özgürlük vermekle ilgili.
Yoksa öyle mi?
Bazılarımız, yapay zeka ve teknolojik bağlantılar aracılığıyla ne kadar çok ağa bağlanırsak, o kadar çok takip edilebileceğimizi, izlenebileceğimizi ve izinizin sürülebileceğini söyleyebilir. Çevrimiçi hizmetlere hızlı erişim istiyorsanız, dijital kimlik kulağa harika geliyor; ancak, çevrimiçi hizmetlere hızlı erişim için dijital kimliğinizi her kullandığınızda hükümetin ne yaptığınızdan haberdar olduğunu bilseydiniz, bunu bu kadar kolay kullanır mıydınız?
Bu da bizi bir sonraki çıkmaza götürdü: Eğer yanlış bir şey yapmıyorsanız, hükümetin yaptıklarınızı izlemesi ve takip etmesinden neden endişe duyasınız ki? Kuşkusuz, hükümetin, yaptıklarını izlemesinden endişe edenler yalnızca yasaları çiğneyen kişilerdir?
Peki ya çevrimiçi porno izlemek gibi küçük şeyler ne olacak? Devletin orada ne yaptığınızı izlemesinden endişe ediyor musunuz? Ya da endişelenmeli misiniz? Peki ya sizi izleyen hükümet değil de yeraltı dünyası ise? Eğer suçluların elinde uygunsuz bir şey yaptığınıza ilişkin kanıt varsa; o zaman, bu şantaj için olgun bir alan demektir.
Dürüst olmak gerekirse, muhtemelen geleceğin en çok tartışılacak konusu bu olacak: kontrol ve özgürlük; kimlik ve mahremiyet; devlet ve birey arasındaki denge. Aslında geçtiğimiz yıllarda da öyleydi. Kripto para biriminin özü budur: Devletçi bir ağa karşı özgürlükçü bir rüyaya sahip olmak. Yirmi yıl önce Doğu Avrupa'da sunum yaptığımda birisinin şöyle dediğini hatırladığım dijital kimliğin özüdür: “Eskiden bize devlet kimlik kartları verilirdi... artık bunları istemiyoruz”.
Kontrol ve özgürlük, güvenlik ve devlet arasındaki bu denge, ağın herkesi birbirine bağladığı sınırların olmadığı bir dünyada kritik bir tartışmadır.
*Bir torba solucan, bir sorunu düzeltmek için bir şey yapmanın çok daha fazla soruna yol açtığı karmaşık bir durum yaratmak anlamına geliyor.