Kitap Açıklaması
Ekrem Ekşi’nin yürüyerek girdiği İstanbul Emniyeti’nden cenazesi çıktı!..
Ekrem, 12 Eylül 1980 darbe sabahı Bayrak Harekâtı kapsamında ağabeyinin evinden gözaltına alındı…
İstanbul Emniyeti (Gayrettepe) Siyasi Şube’de gördüğü çok ağır işkence sonucu, 14 Ekim 1980 günü, polis tarafından bırakıldığı Haydarpaşa Göğüs Cerrahisi’nde hayatını kaybetti.
Nöbetçi uzman doktor, Ekrem’in “Beni bu hale polisler getirdi ama ben kazandım” dediğini, müdahale ettiklerini ancak kurtaramadıklarını söyledi.
Ekrem’in naaşını alan ağabeyinin 18 Kasım 1980’de başlattığı adalet arayışı, devletin işkenceci memurunu koruma barikatını aşamadı. 1980’den 2020’ye, Ekrem’i işkenceyle katleden polislere verilen kesinleşmiş cezalar infaz edilmedi; korundular, kollandılar. 40 yıldır adalet sağlanamadı. Dosya yeniden Yargıtay’da!
Ekrem, İTÜ Mimarlık Fakültesi öğrenci temsilcisiydi… Aynı zamanda sokaktaydı da Ekrem; gençliğin demokratik üniversite ve antifaşist - antiemperyalist mücadelesinin önderi, insanın insana kulluğunu yok etme mücadelesinin sosyalist bir militanıydı. Kısacık hayatının kendince önemli bir anında, “Bundan sonraki yaşamımda devrim ve sosyalizm için mücadele edeceğim” demişti, öyle de yaptı.
Ve 40 yıl sonra; biz Ekrem’in arkadaşları, 12 Eylül faşist barbarlığına direnen bütün devrimcilere ithaf ettiğimiz bu kitapta, sevgili yoldaşımızla ilgili anılara, izlenimlere, işkence davasının seyrine ve dönemin değerlendirmelerine yer veriyoruz.
Değerli Hocamız Prof. Hande Suher, 2010 yılında yayımladığı kitabında Ekrem için “… kolları kısalmış fakat düğmeleri ilikli ceketiyle bu patavatsız, sözünü esirgemeyen fakat saygılı ve mert çocuğu hiç unutmadım” diye yazmıştı.
Hiç unutmadık, asla unutmayacağız, unutturmayacağız!